Tırın Önüne Ne Denir?
Bir sabahın erken saatlerinde, Kayseri’nin o bilindik sabah serinliğiyle gözlerimi açtım. Henüz tam olarak uyanmamışken, o sırada yaşadığım karmaşayı, duygularımı biriktiren düşüncelerimi toparlayabilmek için bir şeylere tutunmam gerekiyordu. Günlüklerimden biri aklıma geldi; yazmak her zaman bana iyi gelirdi. Bugün de, tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi, duygularımı kağıda dökerek bir adım daha atmak istiyordum. Ama ne yazacağımı bilmiyordum. İşte, o sabah başıma gelen olay, “Tırın önüne ne denir?” sorusuyla içimi karıştıran duygularımı anlamama yardımcı oldu.
Sıra Dışı Bir Karar
Hayatımda hep bir yön duygusuz bir yerlerde takılı kalıyordum. İnsanların söyledikleri, beklediğim cevapları almadığımda içimdeki boşluk daha da büyüyordu. Yine de bir sabah, nehrin kıyısına yavaşça yürüdüm. Kayseri’nin sabahları bana hep bir umut verir, bir gün her şeyin değişeceği düşüncesiyle uyanırım. Hızla bir kahve alıp, günün ilk ışıklarıyla birlikte yürümeye başladım. O sırada önümdeki caddede bir tır geçiyordu. Kocaman, hantal, içi yük dolu, motorunun sesi her yeri sarıyordu.
Birden, bir şey fark ettim. Tırın önü, o kadar büyüktü ki, adeta önümde bir dağ gibi yükseliyordu. O an düşüncelerim bir anda toplandı ve soruyu kendime sordum: “Tırın önüne ne denir?” Bir anda bir duygusal boşluk hissettim. Bu büyük, güçlü, ama hantal şeyin önüne geçmek ne kadar zordu. Bir insanın ya da bir hayalinin önüne nasıl geçilir? Bazen adımlarını atarken, karşısına çıkacak devasa engelleri hissetmezsin, ama o tırın önünde durduğunda ne yapacağını bilemezsin. İşte, o an, kararsızlıkla birlikte, hayal kırıklığını hissettim.
Hayal Kırıklığı ve Umut
Gerçekten de her şey, bir adım uzaklıkta olmasına rağmen, senin ulaşamayacağın kadar büyük ve engellerle dolu olabilir. Tıpkı o tır gibi. Bazen hayatta önüme çıkan zorluklar, bir duvar gibi görünüyor. O kadar büyük, o kadar korkutucu ki, içinde kaybolmak çok kolay. İyi ama, tırın önüne ne denir?
İçimdeki ses, hala bir şeyler değişebileceğini söylüyordu. Geçmişteki kararsızlıklarımı, hayal kırıklıklarımı düşündüm. Sonra birden içimde bir umut belirdi. O tır, ne kadar büyük ve korkutucu olsa da, ben onun önünden geçebilirdim. Bunu içimden geçirdiğimde, garip bir şekilde o devasa araç bana daha az korkutucu görünmeye başladı. Kendi kararlarım, kendi yönümde yürümek, o tırın önünden geçmek gibi bir şeydi aslında.
O sabah, bir adım attım. Sadece bir adım, ama benim için büyüktü. Tırın önüne ne denir? Bazen o engel, sadece korktuğumuz kadar büyüktür, o kadar da değil.
Bir Başka Adım: Cesaret
O tırı bir şekilde geçebileceğimi düşündükçe, içimde bir cesaret doğdu. Her şey, sadece bir karar meselesi. Eğer adım atarsam, o engel bir daha beni korkutmaz. Başka bir sabah, belki daha da zor bir engelle karşılaşacağım. Ama o zaman da aynı cesareti bulabilirim. Tıpkı o sabah olduğu gibi, yoluma devam ederken, birkaç adım daha atmam gerekebilir.
Bir arkadaşımın bana dediği gibi, “Hayatındaki her tır, bir engel değil, bir fırsattır.” O sabah, tırın önünde dururken, bu sözü hatırladım. O tırın önüne geçmek, aslında içsel bir zaferdi. Çünkü bazen hayatta en büyük engel, kendi korkularımızdır. O korkuları aştığımızda, önümüzdeki engeller daha küçük, daha geçilebilir görünür.
Evet, tırın önüne denecek bir şey var: Cesaret. Bunu fark ettim. İçindeki gücü bul, bir adım at ve ilerle.
Sonuç: İçsel Bir Zafer
O gün, Kayseri’deki o sabah yürüyüşüm bir dönüm noktası oldu. Tırın önüne ne denir sorusunun cevabını bulmak, bazen çok basit olabiliyor. Sadece bir adım atmak ve kendi gücünü kabul etmek. O tırın önü, ne kadar devasa ve korkutucu olsa da, içimdeki kararsızlıkları ve hayal kırıklıklarını aştıkça, onun önünden geçmek çok daha kolay hale geldi. Hayat, bazen karşısına dev bir tır çıkarsa da, adım attıkça her şey değişebilir. Engelleri aşmak, sadece bir karar meselesi.
Ve o sabah, tırın önü bana neyi hatırlattı biliyor musunuz? Hayatın her zaman zorluklarla dolu olduğunu ama bu zorlukların her birinin, aslında bizi daha güçlü kılmak için var olduğunu.